20 Haziran 2012 Çarşamba

Yüz Yılın Unutulmaz Dergileri / Polat Onat




DEĞİRMEN’İN ÖĞÜTEMEDİĞİ DERGİLER

Edebiyat dünyasının ve aktörlerinin tarihselliği içindeki gelişim ve dönüşümünü dergilerin oluşturduğu vasat içinde gözlemlemeyip, salt kitaplar çerçevesinde ele alsaydık büyük ihtiyaç duyduğumuz bütünsel perspektif şüphesiz net olarak ortaya çıkamayacaktı. Geçmişten günümüze dek, okul olma işlevini hep önemli bir görev olarak taşımış olan nitelikli dergiler, genel itibariyle dağıtım ve okura ulaşma bağlamında kimi sorunlarla boğuşsa da, yine de kalitelerinden taviz vermeden özveriyle yayımlanmaya devam ediyorlar.

Rüstem Budak yönetiminde istikrarlı ve düzeyli şekilde yayın hayatını sürdüren Değirmen Dergisi 29-30-31. sayılarını kapsayan (Ocak – Haziran 2012) “Yüzyılın Dergileri 1900 – 2000” özel sayısında has dergi okurları için arşiv niteliği taşıyan önemli bir çalışma ortaya koymuş. 440 sayfalık bu hacimli özel sayıda, Türkiye’de kalıcı ekol oluşturma hüviyetini taşıyan en güçlü ve etkili şiir, edebiyat, düşünce, haber ve karikatür dergilerinin serüvenleri gözler önüne serilmiş. Çıkış öyküleri, oluşturdukları etki, meydana getirdikleri düşünsel ve estetik kimlik, savundukları görüşler ve yayımladıkları manifestolar, bu hususta çoğunluğu önemli bir otorite oluşturmuş kalemler tarafından anlatılmış, açıklanmış ve analiz edilmiş.

Mustafa Özçelik’in Sırat-ı Müstakim (Sebilürrreşad) Dergisi’nin tarihçesini, yayın serüvenini ve politikasını, muhtevasını ve kimlerin yazdığı konusunu ele aldığı çalışması ile açılıyor Değirmen’in kapısı. Mehmet Özdemir’in Genç Kalemler Dergisi’ni, Sebahattin Karakoç’un ise Servet-i Fünun Dergisi’ni açımlayan yazılarını okuyarak cumhuriyet öncesi edebiyatımızın seyri ve temel yönelimleri hususunda fikir sahibi oluyoruz. Sonrasında kronolojik şekilde, erken cumhuriyet döneminin öncü dergilerini, çok partili dönemde ses getirmiş dergileri tanıtan yazıları okuyarak, günümüz Türkiye’sinin düşünsel arka planını oluşturan dergilere dek uzanıyoruz. Yeri gelmişken, Necati Mert’in “Yansıma ile Hece” ve Lütfi Bergen’in “Düşünsel Özerkliğin Birikimi” adlı ürünlerine özellikle dikkat çekmek isterim. En sonda ise Menderes Daşkıran’ın “Yüzyılın Mecrasında Dergilerin Macerası” adlı toparlayıcı yazısı ve İlyas Dirin’in titizlikle hazırladığı otuz iki sayfalık “Edebiyat – Düşünce – Kültür – Sanat Dergileri (1929 – 1990) Bibliyografyası” mevcut.

Her biri farklı hedef, ihtiyaç, yönelim ve poetikalarla doğan kırk sekiz tane dergi söz konusu edilmiş. Şöyle rastgele karıştırayım isterseniz: Dergah’ta soluklanıp Halkın Dostları ile selamlaşmak, Edebiyat Ortamı’nın tatlı Mavi’liklerine dalıp Büyük Doğu’dan yüzeye çıkmak, Sombahar’ı hüzünle anımsayıp Mavera’ya süzülmek, Papirüs’e yazılanlara bakıp Diriliş’e doğru uzanmak, ruhumuzu doyuran Sızıntı’dan o köklü Varlık’a doğru yönlenmek… Kolay değildir elbette farklı düşünsel kimlikleri başarıyla taşımış bunca dergiyi, içselleştirdiğimiz kalıplaşmış ideolojik kabullerimizin uzağında, mümkün olduğunca objektif algıyla, işte böyle bir araya getirebilmek.

Hece Dergisi tarafından belirli periyotlarla farklı konularda oluşturulmasına aşina olduğumuz hacimli ve titiz özel sayı şeklindeki arşivlik ürünlere, Değirmen Dergisi’nin de “Yüzyılın Dergileri” sayısı ile böylesine güçlü bir katkı yapması bence oldukça önemli. Bahsettiğimiz dergideki bu özel çalışmanın hiç mi eksikliği yok? Eleştirel ve akademik bir gözle bakılacak olursa elbette vardır. Ancak ben, taşrada yayın yapan bir derginin bu ciddi çabasına ancak şapka çıkarılacağı fikrini yeğlerim. Geçtiğimiz yüzyıldaki ortak zihinsel şablonumuzun ve kültürel bilinçaltımızın oluşmasında, dahası gelişmesinde, yadsınamaz öneme sahip bu süreli yayınları, hoş bir tarzda, geçit töreni izlercesine ardı ardına anımsamak keyifli oluyor doğrusu. Görsellerle zenginleştirilmiş güçlü içerik, zaman tünelinde nostaljik yolculuk yapıyormuş tadında lezzetli bir okuma serüvenine davet ediyor okurlarını.

POLAT ONAT
12.05.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder