20 Şubat 2018 Salı

13 Şubat 2018 Salı

Gelecekte Türkiye, Polat Onat Adını Daha Sık ve Daha Çok Duyacak / Ahmet Küçükbaş


Polat Onat’ın 
Kurtalan Ekspresi’nde 
Tuhaf Bir Yolculuk’u

            Âdetimdir: Elime aldığım kitabın önce ön sonra arka kapağını incelerim. Daha sonra da kitabın ikinci ve dördüncü sayfasındaki bilgileri gözden geçiririm. Kim yazmış, yazarın başka kitapları var mı, nerede basılmış, kapağını kim tasarlamış bunları incelerim. 

            Kitap 80 sayfa. Kapakta “Otobiyografik Roman” yazıyor. Kısalığına bakarak uzun bir hikâye mi diye kararsız kaldık ama sonunda roman olduğunda karar kıldık. 

            Yazarı kitaplarından tanıyoruz. Çocuk kitapları, deneme türü kitaplarını ve bundan önceki romanlarını okuduk. Şiirlerinden bazılarını da okuduk. Yazar olarak nasıl biri ile karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Polat Onat’ın ilk göz ağrısı her ne kadar biz anlayamasak da şiirdir. Şiirleri edebi dergilerde yer almış, yarışmalarda ödüller kazanmış bir şairdir. Şairlerden de sözcükleri iyi kullanmaları beklenebilir. Bu yüzden kitabı ağır ağır sindire sindire okuduk. Bazı cümlelerin altını çizdik. 

            Yazar insanların şiir serüvenini şu cümlelerle anlatıyor: “Sonra hayatın zoraki sürüklemeleri neticesinde şiirin beyhude lanetinden kaçış, rutinin sakin sıradanlığına sığınış. Şiir insanı yorar, acımasız bir cendereye sokar heveslilerini. Yıllar sonra ise ‘Ben de yazmıştım bir zamanlar…’ muhabbetleri ile sona erer bu serüven.” Böyle cümleler kurabilen biri roman veya öykü yerine niye müşterisi az olan şiirde ısrar eder?

            Yaz romanını herkes okusun. Ama… Ama lütfen yazdıkları “İntihar Etmiş Bir Taşra Berberinin Şiir Kitabı ve Önsözü” gibi olmasın. 

            Yazarın görmeye gittiği ve görüştüğü Fazıl Hüsnü Dağlarca da benimle aynı görüşteymiş. Usta şair onun bir öykü denemesini dinledikten sonra ona “Bak bunu beğendim işte,” diyor ve “Senin yeteneğin düz yazı üzerine… Deneme ve eleştiri dalında edebiyatımıza kazandırabileceğin şeyler olabilir. Zaten memlekette şairden bol bir şey yok. Edebiyat çevrelerinin eleştirmene ihtiyacı had safhada… Düz yazıya yoğunlaş sen.” diye nesri tavsiye ediyor. 

            Şiir konusunda kendimi yetersiz bulduğum için fikir beyan etmekten kaçınırım. Ama büyük şair de söylediyse yazar bu öneriyi ciddiye almalıdır. 

            Şairliği boşa mı gitsin?
            El cevap: Şiir yeteneğinin romancılığına faydası olur, zararı olmaz.
           
            Yazar daha pek genç. Yaşına göre kendini çok geliştirmiş. Son bir yılda peşi peşine birçok kitabı yayınlandı. Bu kitabı da Şubat 2018 baskılı. Gerçekten de dumanı üzerinde bir eser. Bir kitabı ilk defa basıldıktan bu kadar kısa sürede okuyorum. Ömrümüz olursa ondan çok daha güzel romanlar okuyacağız.
           

            Gelecekte Türkiye, Polat Onat adını daha sık ve daha çok duyacak.


                     Ahmet Küçükbaş / Sinop

6 Şubat 2018 Salı

Volkan Hacıoğlu Aksi Sanat Sitesinde Şiir Kitaplarını Değerlendiriyor


VOLKAN HACIOĞLU AKSİ SANAT SİTESİNDE ŞİİR KİTAPLARINI DEĞERLENDİRİYOR

 “ŞİİRİN DİP SULARINDA”

 Maksim Gorki’nin “Benim Üniversitelerim,” demesi gibi, okurlar da “Benim şairlerim,” “Benim kitaplarım,” diyebilmeli. Okumalarımdan bende kalanların yer aldığı kitaplar ve şairler arasında şiire ilişkin düşüncelerimi başka okurlarla paylaşıyorum. “Şiirin Dip Sularında,” değerli şair ve çevirmen Sait Maden’in “–Neydi bu sözcük? –Acı!” dizeleri ile biten bir şiirinin başlığı. Böylece kendisini de saygıyla anmış oluyoruz. İsimlerin sıralaması tamamen tesadüfî, bu nedenle numara vermedim. Kendi okumalarıma göre belirlediğim bu liste elbette “mümkün olan dünyalar” içinde ihtimallerden sadece biri. 
Öyleyse yeni okumalara başlamanın zamanı…
  
2017’de OKUDUĞUM ŞİİR KİTAPLARI ÜZERİNE KISA ŞİİRSEL DEĞERLENDİRMELER

Polat Onat, 2017’nin en üretken yazarları arasında yer aldı. Şair, 2009’da yayımlanan ilk kitabı “Son,” 2011’de “İhtiyarın Vefatı”nın ardından, birçok farklı edebî türlerde kitaplar yayımladıktan sonra, üçüncü şiir kitabı “Karanlık Kahvaltı” şiir dünyasındaki okurlarının
özlemini gideriyor.
2017 İsmet Kemal Karadayı Şiir Ödülü’nü alan “Karanlık Kahvaltı” adlı dosyasındaki şiirler Onat’ın olgunluk döneminin verimleri arasında sayılmalı.
“Kurtalan Ekspresinde Tuhaf Bir Yolculuk” (Kent Kitap) adlı otobiyografik romanı ‘Dağlarca’yı Görmeye Gitmek’ alt başlığını taşıyor. 90’lı yılların sonu ile 2000’li yılların başında Dağlarca ile olan diyaloglarını edebî bir kurguyla okura aktaran Onat aynı zamanda bir dönemin tanıklıklarını edebiyatla kalıcı hâle getiriyor.

İsmail Biçer, “Gelmek Gazeli” (Artshop Yayınları) adlı şiir kitabıyla 2017’de şiirinde önemli bir ivme yakaladı. Anı, anlatı, söyleşi gibi edebiyatın birçok türünde eserler veren Biçer kendi şiir dilinin olanaklarını kendine özgü bir üslûpla genişletti. Birçok ödülün de sahibi olan Biçer şairler üzerine yazdığı yazılarla da tanınıyor. Dergilerden de takip ettiğim İsmail Biçer şiiri bugün elle tutulur bir halde okuru kavramaktadır.

Hüseyin Peker, 2017’de şiirlerini “Toz Bile Değilken” adlı kitapta topladı. Peker’in şiirleri kendi mecrasını derinleştirerek akmaya devam ediyor. 2017’de “Yasakmeyve” dergisinde Hüseyin Peker için “Şair ve Okurları” adlı özel bir dosya hazırlandı.

Nihat Özdal, “Deri” (Yasakmeyve Yayınları) adlı şiir kitabıyla 2017 Altın Defne Edebiyat Ödülü’nü aldı. Özdal şiiri ilmek ilmek kuruyor. Farklı temalar ekseninde gelişen Özdal şiiri kendi içinde bir bütünlük yakalıyor. Nihat Özdal’ın dize kurgusu kelimelerin karakterlerini ortaya çıkarıyor. Nihat Özdal şiiri üzerine kaleme aldığım kapsamlı bir değerlendirme yazısı 2017 Nihat Özdal Sempozyumu kitabında yayımlandı.

İhsan Tevfik, “Gözleri Muhacir” adlı ‘göç şiirleri’ ile 2017 Yunus Nadi Şiir Ödülü’ne değer görüldü. Göç konusunda bilimsel araştırmalara da imza atan yazar ve şair İhsan Tevfik, “Gözleri Muhacir” adlı kitabı ile önemli bir temayı güçlü dizelerle işliyor.

Levent Karataş, “Son Görüş” (Düşülke Yayınları) adlı şiir kitabıyla 2017’de okurlarına merhaba dedi. Karataş şiiri içeriden kuşatmış. Rimbaud, “Rengini buldum sesli harflerin,” demişti. Karataş da şiirin renklerini bulmuş. Her şiirinde farklı bir renk var. Bana Levent Karataş şiirini tek kelime ile özetle deseler duraksamadan “Renk,” derim.

Özkan Mert, 2017’de 55. sanat yılını “Diren Ey Kalbim” (1960-1980) ile “Caz ve Karanfiller” (1980-1990) (Artshop Yayınları) adlı toplu şiirler kitapları ile kutladı. Özkan Mert şiirinin dinamiklerini kavramak için “Diren Ey Kalbim” önemli bir kaynak kitap niteliğinde. 2017’de “Hürriyet Gösteri” dergisinde Özkan Mert şiiri üzerine kapsamlı bir dosya yayınlandı.

Ressam Yüksel Aydın şiirlerini 2017’de “Okunmamış Kitabın Çözülmemiş Diliyle” (Artshop Yayınları) adlı kitapta topladı. Resim sanatındaki ustalığını dizelere yansıtan şair sanatlar arasında kesin sınırlar çizilemeyeceğini bu kitabıyla göstermiş oldu. Bir fırça darbesi gibi, okuru bir rüzgâr hamlesi ile kapıp götüren dizeler yazıyor Yüksel Aydın.


Ve bir ilk kitap, genç bir şair, yeni bir devinim, Sinan Onur Bayram  “Ölü Karıncalar Mevsimi” (Hayal Yayınları) adlı ilk şiir kitabının hazırlığı içerisinde. “Şiir, emeği ve hüznün namusunu savunan bir hakikât yoludur,” diyor Onur. Şiirlerini daha önce okuduğum Onur’un ilk kitabını merakla bekliyorum. “Şimdiden yolu ve bahtı açık olsun…”

3 Şubat 2018 Cumartesi

Şiirin Dip Sularında: 2017'de Okuduğum Şiir Kitapları Üzerine Kısa Şiirsel Değerlendirmeler / Volkan Hacıoğlu


     İşte benim şiirde ilk on listem. Sıralama tamamen tesadüfî, bu nedenle numara vermedim. Kendi okumalarıma göre belirlediğim bir liste. Burası da kendi sayfam zaten... Şimdilik böyle. Yeni okumalara başlamanın zamanı...

ŞİİRİN DİP SULARINDA: 
2017'de OKUDUĞUM ŞİİR KİTAPLARI ÜZERİNE KISA ŞİİRSEL DEĞERLENDİRMELER


     Polat Onat, 2017’nin en üretken yazarları arasında yer aldı. 2017 İsmet Kemal Karadayı Şiir Ödülü’nü alan “Karanlık Kahvaltı” adlı dosyasındaki şiirler Onat’ın olgunluk döneminin verimleri arasında sayılmalı. 

    “Kurtalan Ekspresinde Tuhaf Bir Yolculuk” (Kent Kitap) adlı otobiyografik romanı ‘Dağlarca’yı Görmeye Gitmek’ alt başlığını taşıyor. 90’lı yılların sonu ile 2000’li yılların başında Dağlarca ile olan diyaloglarını edebî bir kurguyla okura aktaran Onat aynı zamanda bir dönemin tanıklıklarını edebiyatla kalıcı hâle getiriyor.

     ...

     VOLKAN HACIOĞLU