29 Nisan 2017 Cumartesi

Ölümsüz Cümleler'i Okumazsanız Çok Şey Kaybedersiniz / Ömer Faruk İspir





Ölümsüz Cümleler'i Okumazsanız 
Çok Şey Kaybedersiniz 


     Kıymetli okurlarım, sizlere bu günkü yazımda bir kitaptan, öyle sıradışı bir kitaptan bahsedeceğim ki metni okuduktan sonra şaşırmamak ve heyecanlanmamak inanın bana elinizde olmayacak.
     Eğer eseri okumazsanız çok şey kaybedersiniz.  Kaybedeceğiniz şeylerin başında da ölüp gitmeden “Ölümsüz Cümleler” kavramının sırrını öğrenmekten mahrum kalacağınız gerçeği gelmektedir. Ölümsüz Cümleler de nedir ki?Dediğinizi duyar gibiyim. “Ölümsüz Cümleler”ifadesi bizatihi hayatın ve taşıdığımız, beyin denilen kutsal organın, kavramsallaşmış ve sembollere bürünmüş halidir.
     Sizlere bahsettiğim şaheser, şair- yazar sayın Polat Onat Beyefendinin “Ölümsüz Cümleler” isimli gizemli, sırlarla dolu, ezoterik bir içeriğe de sahip olan, okurken gerileceğiniz, korkacağınız ve beyin kıvrımlarınızı zonklatacak,akıl almaz derecede de insanı sarsan ve “ey insan kendine gel !” diye adeta haykıran eseridir. 
     Ölümsüz Cümleler kitabı eğitim, sanat, kültür, adalet, merhamet, vicdan, hayat, ölüm gibi kavramları, sıklıkla düşünen insanlar için yazılmış, bir başyapıttır. Yaşamı, bu kavramları düşünmek ve araştırmak ile geçen insanlara, yeni tezler ve fikirler sunan Ölümsüz Cümleler, klişeleşmiş söylemleri tekrar etmemesi ve sürekli olarak, eseri okuyanları düşünmeye sevk etmesi yönünden de takdire şayan bir çalışmadır.  İnanıyorum ki Sayın Polat Onat Beyefendinin eserini okuyanlar, düşünmenin önemini bir kez daha ve derinden fark edeceklerdir.  Tefekkür deyip te geçtiğimiz kavramın kutsallığı karşında ise saygı ile eğilecek ve kendilerini, tefekkür isimli Anka Kuşunun sırtında bulacaklardır.
     Sayın yazarın değerli çalışması, Kuran-ı Kerimde bulunan düşünme akıl etme ve tefekkür ile ilgili ayetlerin şerhi gibi olmuş.  Örnek vermem gerekirse; yüce kitabımızda Bakara Suresinde yer alan “ İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz?Hâlbuki kitabı okuyorsunuz. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız(44) ?”  Rabbimizin mukaddes buyruğu,âdete Ölümsüz Cümleler Kitabında tecessüm etmiş yani şekle ve suretlere bürünmüş.  Eseri okuyanlar bir yandan tefekkür sahibi olmanın önemini bir kez daha sorgularlarken bir yandan da kendi şahsi hataları ile yüzleşme imkânı bulacaklardır.  Üstadın gizemli ve kendine has üslubuyla yazdığı eseri, okuyucusuna çok sağlam ve kuvvetli bir kurgu vaat ediyor.  Bu değerli çalışmayı okuyanların defalarca hayretten hayrete düşeceklerini ve kitapta var olan başkarakter, Dedektif ile birlikte, hatta ondan da önce olayları çözmek için mücadele edeceklerine eminim. Ayrıca kitabın son sayfasına geldiklerinde iddia ediyorum ki kendi iç muhasebelerini de yapıp bitirecekler ve hayata çok farklı, renkli ve daha derin bakmaya başlayacaklardır.  Buna sebeb olacak en büyük etkende, metinde ustaca saklanmış olan sırlı bir kişinin, aslında hikâyeyianlatanın, ortaya koyduğu aforizmalar, şiirler ve hayatın farklı yönleri hakkında yazılmış hazine değerinde ki yepyeni tezlerdir.
     Üstadın, eserinehayatı, vicdanı, ölümü, düşünceyi sorgulayan şimdiye kadar da yazılmamış olan felsefi ve hatta tasavvufi bir model demekte lazımdır. Çünkü kıymetli yazar, kitabında insanların hayatına, düşünce yapılarına eğilirken son derece farklı, değişik ve parçalara değil de bütüne nazar eden bir yaklaşım sergilemiştir ki bu da Ölümsüz Cümleleri hem zirveye taşıyacaktır, hem de adı gibi ölümsüz kılacaktır.Kıymetli yazarımızın kitabı, yapısı ve derin kurgusu nedeniyle çizgi Roman, Sinema Filmi ve hatta bilgisayar oyunu olabilecek düzeydedir. Zira günümüzde Polisiye Romanlardan Bilgisayar oyunları ve çizgi Romanlarda oluşturulduğu bilinen bir gerçektir. Ama benim esas teklifim hem Polat Beye hem de onun şahsında felsefe, tasavvuf, ezoterizmemeraklı diğer yazarlaradır. Ölümsüz Cümleler kitabı bir marka haline getirilebilir nasıl mı? Ülke çapında yapılacak bir çağrı ile birlikte bu davete icabet edecek müelliflerin katkısıyla kurulacak “Ölümsüz Cümleler Derneği veya Vakfı “ bir düşünce kuruluşu gibi çalışarak Türkiye Cumhuriyeti Devletini cihanın tepesine çıkaracak ve onun dışında da insanlığa faydalı olacak senaryo ve tezler oluşturabilirler. Zira eserde Emeğe, eğitime, kültür ve sanata bakış açımızı kökünden değiştirecek ve bizleri aydınlatacak fikirler bulunmaktadır. 
     Siz kıymetli okurlarıma üstadın tezlerinden birkaç kısa alıntı yaparak bilgi vermek istiyorum Eserin 36. Sayfasında “ O zaman ne yapacağız?Sanat şemsiyesi altında, şiirin kuşatıcı ikliminde soluk alacağız.  Kültürel açıdan seviye kat etmiş toplumlarda, ekonomik ve sosyal düzeyin birbirine koşut olarak yükseldiği konusunda hiç kimsenin şüphesi yok. Ümitler ile doluyum. Güzel günler çok yakın.”   Ölümsüz Cümlelerin 56. Sayfasında ise “ Bilgilerimizi yaşantımızda pratik olarak kullanmanın geçerliliği hususunda yeterince istekli değil gibiyiz. Bunu kolaycılığın yaygınlaşmasına bağlıyorum ben.  Emek gibi kutsal bir kavram değersizleştikçe toplumsal dibe vuruş artacak.Benmerkezciliğin bunca prim yaptığı, tarihte başka bir dönem yoktur, buna emin olun.”  
     Değerli edebiyatseverlere bu kıymetli kitap ile ilgili ne kadar kelam edersem edeyim eserle buluşmadan onun iç dünyasına girmeden anlatılacak her şey eksik kalacaktır.  Ancak Ölümsüz Cümleler kitabını incelerken ve üzerinde düşünürken hiçbir şey kaçırmamanız adına satırların altını çizmenizi, yapılan değerlendirmeleri ve hüküm cümlelerini not defterinize yazmanızı ve hatta üç beş kez tekrar etmenizi öneriyorum.Eğer eserle buluştuğunuzda, önerilerimi dikkate alarak metne yaklaşırsanız, gerçekte, kitapta ne anlatılmak istendiğini daha iyi anlayacağınız gibi, yazarın tefekkür dünyasından izlerde görebilirsiniz.Müellifin, insanlık adına hakikaten acı çektiğine şahitlik edebilirsiniz. 
     Ölümsüz Cümleler kitabında, en çok dikkatimi çeken hususlardan biride, romanda bahsi geçen karakterlerin ve olayın geçtiği ülke yada şehrin, isimlerinin yazılmaması olmuştur. Bendenize göre Kıymetli Müellif, bu zarif ve ince düşüncesiyle aslında bizlere, eşyalara – insanlara – objelere yapıştırdığımız etiketlerden, kurtulmamız gerektiğini,önemli olanın fiiller ve sıfatlar ile birlikte  “anlar” olduğunu, bunların öneminin farkına varmamız gerektiğini ve yaşadığımız hayatın kıymetini bilmek zorunda olduğumuzu, kelimelerde,  cümlelerde ancak bir ustanın başarabileceği çok ince ve hassas ayarlar yaparak, hatırlatmaktadır. Bu çok yönlü, gizemli, sıradışı, içeriği dolu dolu olan eseri, edebiyat ve düşünce dünyamıza kazandırdığı için üstada minnettarım. Dilerim bu kitap vasıtasıyla, Ölümsüz Cümlelerin farkına varabiliriz. Kim bilir belki de Ölümsüz Cümleler gezip dolaştığımız her yer de yazıyordur da biz görmüyoruzdur.  Hazret-i Allah’a sadece harflerden oluşan kelime ve cümleleri değil de bütün kâinatta yazılı olan” kutsal kitabı”  okuyabilme ve farkına varabilme niyazlarımı, bu muhteşem eser vasıtasıyla arz ediyorum.
     Sayın Polat Onat Beyefendinin değerli çalışmasının da hem bendenize, hem de insanlığa “ Yaratan Rabbinin Adıyla Oku” sırrını öğretmeye ve öğrenmeye bir vesile olacağınada inanıyorum. Eğer Yaratan Rabbinin Adıyla oku sırrına erebilirsek, hiç şüpheniz olmasın Ölümsüz Cümlelerin hakikatine de erebiliriz.
     Şimdilik Hoşça Bakın Zatınıza…
                 ÖMER FARUK İSPİR





28 Nisan 2017 Cuma

Yasakmeyve Şiirleri Seçkisindeki Polat Onat Şiiri: Gezinti


 GEZİNTİ

kırık çit

taşlar

ilerde tepe

gri bulut birikintileri

birkaç ağaç

çeşme ve yalağı

köhne ağıl

kuyu

uzak tüten bacalar

süzülerek uçuşan kuş gölgeleri

bodur cılız çalılık

ufukta yüce dağ

çürüyen sararmış yapraklar

dünya.


POLAT ONAT

YASAKMEYVE ŞİİRLERİ SEÇKİSİ, sayfa: 153
Hazırlayan: Saime Akat
   

26 Nisan 2017 Çarşamba

Behçet Necatigil, Cahit Külebi'nin şiirleriyle neden alay etti? (VİDEO)




   Bugünlerde, fırsat buldukça, TRT Arşiv kanalında, 
seksenli yıllarda yayınlanan "Yaşayan Edebiyatçılar"
programının eski bölümlerini izliyorum. 

   İlgimi çeken kısa bir anekdotun videosunu kaydettim. Paylaşayım: 

   "Behçet Necatigil, Cahit Külebi'nin şiirleriyle neden alay etti?"

25 Nisan 2017 Salı

Ölümsüzlüğe Yolculuk / Yasemin Bozacı Özdemir


ÖLÜMSÜZLÜĞE YOLCULUK

     İnsanoğlu tarihinden beri, iz bırakmanın, hatırda kalmanın, ölümsüzlüğün peşinde olmuştur çoğu zaman. Bunu başarabilmenin birçok yolu vardır belki. Kimi kahramanlıklarla, kimi yetiştirdiği insanlarla, kimi verdiği eserlerle kazıyor adını belleklere. İşte Polat ONAT  Ölümsüz Cümleleriyle ölümsüzlüğün kitabını yazıyor.

     Olay örgüsüyle heyecan yaratan bir polisiye, tadımlık şiirler ve varoluşsal kaygılardan oluşmuş özgün tespitlerle beyin fırtınasına dönüşüyor  Ölümsüz Cümleler. Aslında bir kitapta üç tema ve üç türü (hikaye, deneme, şiir) bir araya getirerek farklı türlerde eserler verirken ne kadar usta olduğunu ortaya koyuyor Polat ONAT.

     Hikayemiz benzerine sıkça rastladığımız bir polisiye gibi algılansa da herhangi bir şehirde , dedektif, memur, garson kız gibi kimliklenen  karakterler, fiziksel görünümleri ünlü Hollywood artistlerine benzetilerek okuru da içine çeken bir kurguyla aktarılıyor. Konu bütünlüğü romanın tüm biçeminde ve türler arasında mükemmel bir duygu geçişiyle bağlanarak, yalın bir dille okuyucuya sunuluyor. Ancak hikayede bazı diyaloglar yeterince açılmamış ve konuşma diline dönüştürülmemiş. Özellikle memur ve garson kız diyalogları biraz daha günlük konuşma diliyle aktarılsaydı bir gerçeklik daha eklenirdi öyküye. (Hani bir film izlersiniz ya da tiyatroda bir oyun . her şey çok iyidir ama mankenlikten oyunculuğa terfi eden aktrisindir rol ve duygu geçmez, bu ancak diyaloglardaki günlük konuşma dilinin doğallığıyla aşılabilir.)

     Şiirlere gelince çok derin bir tema ve dağınıklıktan oluşturulan  düzenli bir yapıyla süslenen imgeler göze çarpıyor. Ruhumuza serpiştirilmiş yap-boz parçaları gibi şiirseverin hayal gücünde farklı şablonlar oluşturabiliyor. Bütünlüğü ölüm ve öte dünyadan, son mısra son vuruş tekniğiyle.

     Kader Muhafızı başlığıyla romanı farklılaştıran bölümde ise. kişisel gelişime göndermelerle içsel yolculuğa dönüştürülmüş , kimine göre marjinal, kimine göre tuhaf bir o kadar da özgün tespitler yer yer terimsel öğelerle okura aktarılmış. Sözcükler özenle seçilerek ağdalı bir dil kullanılmış bu da romanı sıradanlıktan kurtarıp bambaşka bir yere taşımış. Yalnız romanın bu bölümünde art arda kullanılan olumsuz sözcüklerden oluşturulan  uzun uzun cümleler okuyucu kitlesini sınırlayabilir. Oysaki her yerde karşımıza çıkamayacak mükemmel tespitler daha çok okuyucu bulmalı.

     Okur olarak, kitabi elime aldığım andan itibaren pek bırakmak istemediğimi söylemeliyim. Öncelikle polisiyeye daldım heyecanla olayları takip ediyorken ara bölümlerdeki şiirleri ve felsefi notları film izlerken araya giren reklam algıladım önce, fakat daha sonra şiirlerin derinliğinde kayboldum kendimce dizdim mısraları, tekrar tekrar okudum her okuduğumda farklı bir lezzet buldum, ölümü –ölümsüzlüğü, iyiyi-kötüyü, sevgiyi-nefreti birçok değer yargısını öteki boyutta düşünüp değerlendirdim ve bana bambaşka bir bakış açısı sunan, beynimin kıvrımlarını çoğaltan Kader Muhafızına çokça teşekkür ettim. Ölümsüzlüğe giden yolda usta kalemiyle Polat ONAT’ı çok başarılı buldum.


     Not: Bu değerlendirme yazısı; dürüstlük, gerçeklik ilkesiyle tamamen faydalı olabilmek adına kaleme alınmıştır.

                     Yasemin Bozacı Özdemir


Nisan Kumru'nun Okuyuşuyla "Ölümsüz Cümleler" (VİDEO)



Nisan Kumru'dan radyo tiyatrosu tadında bir 
"Ölümsüz Cümleler" okuması...

Vaktiniz varsa, arkanıza yaslanıp dinleyin ve 
edebiyatın tadına varın...


17 Nisan 2017 Pazartesi

Kıyamete Son 99 Gün'ü Belki Ağlayarak Belki Hüzünlenerek Okuyacaksınız / Ömer Faruk İspir





   Kıymetli okurlarım! Bu gün size yeni okuduğum bir kitaptan ve yazarından bahsetmek istiyorum.

   Büyük bir heyecan ve zevkle okuduğum kitap Şair ve Yazar Sayın Polat Onat Beyefendi’nin Kıyamete Son 99 Gün isimli muhteşem eseridir.

   Öncelikle söylemem gereken, okuduğum bu kitapta, Şuara ( Şairler) Suresinin tecellilerini görmenin mümkün olduğudur. Ayrıca yazarın edebi dehasının ürünüdür.   Dehasının ürünüdür diyorum çünkü bütün bir metin boyunca yani başından sonuna kadar “Kıyamete Son 99 Gün” müzikalitesini asla kaybetmeyen şiirsel üslubu hiç tükenmeyen bir başyapıt. 

    Aslında, değerli yazarımız kitabında, belki de farkında olmadan, eserini tarif ediyor.  Kendisinin başka değerli kitaplar için kaleme aldığı satırlar bendenize göre Kıyamete Son 99 Gün eseri için de aynen kullanılmalıdır.   Polat Bey muhteşem çalışmasının 184. Sayfasında, unutulmayan ve asla unutulmayacak kitapları tarif ederken, şu derin ifadeleri kullanmışlar: 

   “ Bazı kitaplar insanlara hayat boyu eşlik eder. Sırlarının kesafeti, ilimlerinin bereketi sebebiyle yaşantımızın her anında; gençlikte, yaşlılıkta, bir doğumhanede yahut ölüm döşeğinde, başka başka manalar keşfedebilmeyi mümkün kılar.”   

   Bu tefekkür sebebi olacak kadar kıymetli ifadeleri, bende “Kıyamete Son 99 Gün” isimli, çok beğendiğim bu eser için kullanmayı, şahsım adına görev biliyorum.   Ayrıca buradan da arz etmek isterim ki sayın yazarın eseri inanıyorum ki onu okuyanlara rehberlik ettiği gibi bana da edebiyat dünyasının dehlizlerinde ilerlerken ve yaşadığım sürece, eşya – doğa – insan değerlendirmeleri yaparken yol gösterecek ve önümü aydınlatacaktır.

    Kitabı belki ağlayarak belki de hüzünlenerek okuyacaksınız. Ama kitapta öğreneceğiniz çok şey  var. Mesela hayatın, aile bireylerinin, dostların, arkadaşların hatta eşyanın ve tabiatın ne kadar yüce kıymetlere sahip olduğunu, görme şansı yakalayacaksınız. Yaşadığımız hayatın ve karşımıza çıkan değerli insanların bizlere Hazret-i Allah’ın birer ihsanı olduğunu fark edecek, deyim yerindeyse iddia ediyorum ki kutsallarınıza sahip çıkmadığınızı görerek hayretten hayrete düşeceksiniz. Kitabı okuduktan sonra, kutsallara sahip çıkmak için elinizden geleni yapacaksınız.  Böylesine değerli bir çalışmayı, edebiyat ve düşünce dünyamıza kazandırdığı için üstada minnettarım ve sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Zira böylesine buram buram şiir, ilim, irfan ve hikmet kokan eserler artık maalesef çok yazılmıyor. 

   Kitabı neden okumalıyız? Sorusuna verilecek çok cevabım bulunmaktadır. Fakat öncelikle söylemek istiyorum ki  “Hayatımızı yaşadığımızı ve değer verdiğimizi zannediyoruz. Hâlbuki bu zan, çok acıdır ki gerçek değildir. İnsanlar ne kedilerine ne de başka insanlara ve doğaya, hayvanat ve nebatata değer vermiyor. İşin acıklı kısmı, bunun böyle olduğunun dahi farkında değil. Hayatı ıskalıyoruz ve Cenab-ı Hakkın emrettiği gibi veya veli kulların yaşadığı tarzda yaşamıyoruz. Tefekkür ehli değiliz ve yaşadığımızı zannederek çok hızlı ve içi boş davranışlar sergiliyoruz. İşte “Kıyamete Son 99 Gün” isimli kitap, bizlere sanki kollarını açan bir makas gibi davranıyor ve önce bizi durduruyor. Sonrada haykırıyor ve diyor ki:

   —Durun öleceksiniz. Farkında değilsiniz. Durun Allah’ın verdiği ömür kıymetlidir farkına varın.   

   Eseri okuyan insanların, önce bir duracaklarını, yaptıkları hataları sorgulayacaklarını,  sonra da derin ve manalı yaşayabilmek için ellerinden geleni yapacaklarına inanıyorum. Bu vesileyle üstada, bizlere, hayatın anlamını sorgulattığı, zamanın önemini hatırlattığı için de teşekkür ediyorum. Çünkü akıp giden ve önemsemediğimiz zamanın hiçbir anını geri getiremeyeceğiz ve sonrada çok pişman olacağız. Bu manda, vakit denilen kavramın, hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar kıymetli olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır ki insan ömründe ayların, haftaların değil, günlerin ve hatta saatlerin bile önem arz ettiği hakikati ile yüzleşmek zorundayız. Bu yüzleşmeyi gerçekten yapmayı başardığımız gün, şahsi olarak, birçok problemimizi çözebilecek oluğumuz gibi, toplumsal olarak ta aydınlanma yaşayacağız.  Bu da doğal olarak zincirleme bir reaksiyon ile kendimiz, ailemiz, yakın çevremiz derken,  devletimizi dahi etkileyecek ve yeniden yükselişe geçeceğiz. Şahsi kanaatime göre Sayın Polat Onat Beyefendi de zaten bu kitabı bir proje olarak yazmışlar ve gerçek aydınlanmayı yakalamak zorunda olduğumuzu, bizlerin kulaklarına fısıldamışlardır. 

   Cihanın tepesine çıkmak, Yeni Dünya Düzenini yeniden yazmak ya da kurgulamak 2017’nin Küresel Dünyasında o kadar büyük önem taşıyor ki bulunduğumuz coğrafyada rahat ve huzurlu bir şekilde yaşayabilmek için buna mecburuz. 

   Özelde Türklerin ve Müslüman olanların ama aslında, insan olma şeref ve haysiyetini taşıdığının farkında olanların yapabileceği bir şeydir, Yeni Dünya Düzeninin senaryosunu yazabilmek.  Bunu bizler yapmak zorundayız. Kendilerince yapmayı başaranların, uygulamaları ortada. Kan ve göz yaşından başka bir şey yok. Sadece zulüm kol geziyor. Dünyanın hali ortada. Küresel çapta bir yangın ile mücadele ediliyor.  Bu manada Sayın Polat Onat Beyefendi’nin kitabı, bu yangını söndürmek için kullanılan, tazyikle fışkıran su görevi görmektedir. Küresel çapta yaşanılan sancılar ve bunalımları kavrayabilmek ve büyük medeniyet inşa edebilme süreçlerinde, derin bilgiler içeren yapıtlara ihtiyaç bulunmaktadır. Dolayısıyla bu tür kitapların önemi çok büyüktür.

    “Kıyamete Son 99 Gün” kitabı da zaten Rahmani ve şeytani güçlerin mücadelesini anlatması bakımından da bu vazifeyi hakkıyla yerine getirmiş ve getirmeye de devam edecektir.  
Francis Fukuyama,  isimli bir Tapınak Şövalyesinin  “Devletin İnşası / 21. Yüzyılda Yönetişim ve Dünya Düzeni “, “ Tarihin Sonu ve Son İnsan” isimli kitapları bulunmaktadır. Bu iki kitapta, Dünyanın boyun eğdirildiği şeytani bir düzen anlatılmaktadır. Ama yazar bunu okuyanlara öyle şirin ve gerekliymiş gibi sunmaktadır ki huzursuz olmamak elde değildir.  Aydınlarımızın ve Entelektüellerimizin, artık Yeni Dünya Düzeni fikrini benimsemeleri gerekmektedir. Ancak bunu yaparken İnsan olma şeref ve haysiyetinden de asla uzaklaşmamaları lazımdır.  Yani kısaca söylemek istiyorum ki aydınlarımızın ama aslında eli kalem tutan herkesin Yeni Dünya Düzeni projesine kafa yormak vazifesidir. Yok, olup gitmemek için şeytani projelere karşı tezler oluşturmak senaryolar yazmak mecburiyetindeyiz.

   Sayın Polat Onat’ın eseri zulüm düzenini kuranların suratına atılmış sert bir tokat olması bakımından da çok önemlidir. Kaleme alınması mecburi olan, Şeytani düzeni yıkacak tezlerin ve senaryoların artması ise en büyük dileğimdir. Kıyamete Son 99 Gün kitabı da bu bakımdan Şeytana ve onun hizmetkârlarına karşı atılmış Allah’ın celal oklarından bir oktur. “Attığın Zaman sen atmadın Fakat Allah attı” ayet-i kerimesi hükmünce, düşmanların bedenlerinde ağar yaralar açacağı da muhakkaktır. Edebiyat âleminde ajan gibi dolaşarak, kıymetli eserler arayanlara, okudukları kitaplarda gizem ve heyecanın yanı sıra, derinlik isteyenlere, söylemek istediğim birkaç husus daha var. Sonrasında yazımı nihayete erdireceğim. Çünkü bu değerli kitabı, ne kadar anlatmaya çalışsam da kitapla gözleriniz buluşmadan, yazacaklarım hep eksik kalacaktır.  

   Kıyamete Son 99 Gün kitabının asıl başarısı, okuyucusuna, hem eşyanın hakikatinden hem de zamanın kutsal oluşundan bahsederken, bütün bunları derin bir tefekkürle yaptırabilmesinden kaynaklanmaktadır. Eseri okurken, siz daha farkına bile varmadan, tefekkür âleminin ufuklarına doğru yelken açıyorsunuz ve fark ettiğinizde de bu büyük lütuf için şükrediyor ve çıktığınız gizemli yolculuktan, asla geri dönmek istemiyorsunuz. Bendenize göre, kitabı, edebiyat âleminde zirve yapacak konulardan biri de, eserin ustalıkla kurgulamış olmasıdır. Yazar dertlendiği mevzuları,  o kadar iyi anlatmış ki metinin tasavvufi ve kimilerine göre de felsefi bulunacak olan havası, insanları derin düşünmeye sev edecek yapısı, heyecanlı ve maceralı hareketli senaryosunun önüne geçmemiştir. İşte bu sebeple yazımı sona erdirirken filim ve dizi yapımcılarına da bir çağrıda bulunmak istiyorum. “ Kıyamete Son 99 Gün isimli şaheser ile Hollywood tarzında insanları ürküten, geren, heyecanlandıran,  seyredenleri de asla yerinde oturtmayacak olan ve izleyicisine de öğretmenlik yapacak muazzam bir film çekebilirsiniz.   

   Karanlık vizyoner, William Blake ile İbn-i Arabî’nin çatışması çerçevesinde, sırlarla örülü ruhsal bir boyutu yansıtan, derinliklerinde Vahdet-i Vücudun esrarından bahseden “Kıyamete Son 99 Gün” eserinden insanların rüyalarına girecek film düzeyinde bir başyapıt yaratabilirsiniz.”    

   Eserin tüm insanları kucaklayan, şefkatin, merhametin önemine değinen, esrarının ve metafiziğinin okuyan herkesi kuşatacağından eminim.  


   Şimdilik Hoşça Bakın Zatınıza.


                 Ömer Faruk İspir

            www.marasbugun.com

                maraspusula.com



4 Nisan 2017 Salı

Şiir Perisi'nin Sırları / Arka Kapak Yazısı

           


           Şiir Perisi'nin rehberliğinde, heyecanlı bir yolculuğa hazır mısınız?

            Kitaptaki hikâyeler sizleri bazen şaşırtacak, bazen heyecanlandıracak.

            Şiir Perisi'nin sihirli dokunuşuyla hangi marifetleri başardığını göreceksiniz.

           Kahramanımız olan sevimli çocukların, hayatında çoğalan bazı güzellikleri keşfedeceksiniz.

            Şiir Perisi'nin Sırları'nı okurken, hem öykülerin dünyasında soluk alacak, hem de şiirlerin gökyüzüne kanat açacaksınız.

           Belki elinize kalem alıp siz de birşeyler yazacaksınız.

           Çünkü okumanın büyüsü ve yazmanın lezzeti kardeştir.

           Kitabı bitirdiğinizde çevrenize dikkatle bir bakıverin lütfen!


           Belki Şiir Perisi sizin evinize de uğramış ve yanıbaşınızda tatlı tatlı gülümsüyordur.

          Ve hiç kimsenin bilmediği bir sırrı kulağınıza fısıldayıverir... Kim bilir...