6 Mart 2018 Salı

Elif Yeğin: "Polat Onat'ın Kitabı O kadar Akıcı Ki, Başladığınızda Nasıl Bitirdiğinizi Anlayamıyorsunuz."



ELİF YEĞİN: "POLAT ONAT'IN KİTABI O KADAR AKICI Kİ, 
BAŞLADIĞINIZDA NASIL BİTİRDİĞİNİZİ ANLAMIYORSUNUZ."
            

            Değerli Yazarımız Polat Onat Bey'in "Kurtalan Ekspresi'nde Tuhaf Bir Yolculuk" kitabını okudum.Otobiyografik bir roman.

            Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı tanımayan yoktur. Birkaç şiirini okumuşsunuzdur. Benimde severek okuduğum şiirleri vardı.Yorumumun altına şairin bir şiirini ekleyeceğim.

            Yazarımızın da dediği gibi: "Dağlarca, bir asra yakın, hemen tamamı sadece şiire adanmış bir ömür, özenle oluşturulmuş yüzden fazla şiir kitabı, acıyla dokunmuş on binlerce şiir, göz nuru dökülmüş yüz binlerce dize... Fazlı Hüsnü Dağlarca'dan bahsediyoruz."

            Batman'dan İstanbul'a kadar olan uzun tren yolculuğunda geçen diyaloglar... Genç idealist bir yazar... Fazıl Hüsnü Dağlarca hayranı. Üstadı evinde ziyareti ve elindeki şiirleri değerlendirmesini istemesi... Aralarında geçen diyaloglara tanık olacaksınız sadece o mu, üstadın hayat ile ilgili görüşleri de kulağımıza küpe olacak. Tavsiyelerde bulunduklarının hepsi hayatta tatbik etmemiz gereken öneriler.

            Kitabımız 80 sayfadan oluşuyor .O kadar akıcı cümleler ki başladığınızda nasıl bitirdiğinizi anlamıyorsunuz.

            Bizleri Fazıl Hüsnü Dağlarca ile tanıştıran değerli yazarımız Polat Onat'a teşekkürlerimi sunuyorum ve diyorum ki; şairlerimize ve yazarlarımıza gereken ilgiyi yaşarken göstermemiz bizler için bir insanlık borcudur, çünkü bunu fazlasıyla hak ediyorlar.

            Birde Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın vasiyeti varmış. Kadıköy'deki dairesi kişisel eşyaları, kitapları ve resimleriyle onun adını taşıyan bir anı evi, müze olacakmış. Adını zaten sağlığında kendisi koymuş: "Dağlarca'nın Gökyüzü". Buraya gençlerin gelmesini, kitap okumalarını, çay-kahve içip sohbet etmelerini istermiş.

            Gerekli prosedür tamamlansa da "Dağlarca'nın Gökyüzü" bir an önce açılabilse.
Kim bilir ne kadar mavi gözükür gökyüzü, şairin ışıltılı gözleriyle yıllarca penceresinden baktığı evrenin o noktasından.

            Yazarımıza katılıyorum.Bu üstadımıza bir vefa borcudur.

            "Kurtalan Ekspresi'nde Tuhaf Bir Yolculuk" kitabını okumanızı tavsiye ediyorum.

            KİTAPTAN ALINTI:

            "Hangi işte çalışırsan çalış, sabahleyin erkenden işine giderken birkaç şiir oku, güne öyle başla.Yüreğin açılır,ayakların açılır,ellerin açılır,zihnin açılır,yaşaman açılır."

            "Kalemler tükeniyor. Aynı hayatlar gibi. Ama yedek hayat yok."
  
                      ELİF YEĞİN / Samsun



            Şimdi ise Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın sevdiğim şiiriyle sizleri başbaşa bırakıyorum ve şairi yad ediyorum. Anısına saygıyla...
   
Mustafa Kemal'in Kağnısı

Yediyordu Elif kağnısını,
Kara geceden geceden.
Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu,
Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar,
İnliyordu dağın ardı, yasla,
Her bir heceden heceden.

Mustafa Kemal'in kağnısı derdi, kağnısına
Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı.
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik,
Nam salmıştı asker içinde.
Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü,
Doğrulmuştu yola önceden önceden.

Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif,
Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar,
Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı,
Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra,
Gecenin ulu ağırlığına karşı,
Hafifletir, inceden inceden.

İriydi Elif, kuvvetliydi kağnı başında
Elma elmaydı yanakları üzüm üzümdü gözleri,
Kınalı ellerinden rüzgâr geçerdi, daim;
Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına.
Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti,
Niceden, niceden.

Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu,
Nazar mı değdi göklerden, ne?
Dah etti, yok. Dahha dedi, gitmez,
Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacır gucur
Nasıl dururdu Mustafa Kemal'in kağnısı.
Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden.

Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş,
Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni.
Geçer götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin,
Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım.
Bak hele üzerinden ses seda uzaklaşır,
Düşerim gerilere, iyceden iyceden.

Kocabaş yığıldı çamura,
Büyüdü gözleri, büyüdü yürek kadar,
Örtüldü gözleri örtüldü hep.
Kalır mı Mustafa Kemal'in kağnısı, bacım,
Kocabaşın yerine koştu kendini Elifçik,
Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden.

            Fazıl Hüsnü Dağlarca

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder