Kıymetli okurlarım! Bu gün
size yeni okuduğum bir kitaptan ve yazarından bahsetmek istiyorum.
Büyük bir heyecan ve zevkle
okuduğum kitap Şair ve Yazar Sayın Polat Onat Beyefendi’nin Kıyamete Son 99 Gün
isimli muhteşem eseridir.
Öncelikle söylemem gereken,
okuduğum bu kitapta, Şuara ( Şairler) Suresinin tecellilerini görmenin mümkün
olduğudur. Ayrıca yazarın edebi dehasının ürünüdür. Dehasının
ürünüdür diyorum çünkü bütün bir metin boyunca yani başından sonuna kadar “Kıyamete
Son 99 Gün” müzikalitesini asla kaybetmeyen şiirsel üslubu hiç tükenmeyen bir
başyapıt.
Aslında, değerli yazarımız
kitabında, belki de farkında olmadan, eserini tarif ediyor. Kendisinin
başka değerli kitaplar için kaleme aldığı satırlar bendenize göre Kıyamete Son
99 Gün eseri için de aynen kullanılmalıdır. Polat Bey muhteşem
çalışmasının 184. Sayfasında, unutulmayan ve asla unutulmayacak kitapları tarif
ederken, şu derin ifadeleri kullanmışlar:
“ Bazı kitaplar insanlara hayat
boyu eşlik eder. Sırlarının kesafeti, ilimlerinin bereketi sebebiyle
yaşantımızın her anında; gençlikte, yaşlılıkta, bir doğumhanede yahut ölüm
döşeğinde, başka başka manalar keşfedebilmeyi mümkün kılar.”
Bu
tefekkür sebebi olacak kadar kıymetli ifadeleri, bende “Kıyamete Son 99 Gün”
isimli, çok beğendiğim bu eser için kullanmayı, şahsım adına görev
biliyorum. Ayrıca buradan da arz etmek isterim ki sayın yazarın
eseri inanıyorum ki onu okuyanlara rehberlik ettiği gibi bana da edebiyat
dünyasının dehlizlerinde ilerlerken ve yaşadığım sürece, eşya – doğa – insan
değerlendirmeleri yaparken yol gösterecek ve önümü aydınlatacaktır.
Kitabı belki ağlayarak belki
de hüzünlenerek okuyacaksınız. Ama kitapta öğreneceğiniz çok şey var.
Mesela hayatın, aile bireylerinin, dostların, arkadaşların hatta eşyanın ve
tabiatın ne kadar yüce kıymetlere sahip olduğunu, görme şansı yakalayacaksınız.
Yaşadığımız hayatın ve karşımıza çıkan değerli insanların bizlere Hazret-i
Allah’ın birer ihsanı olduğunu fark edecek, deyim yerindeyse iddia ediyorum ki
kutsallarınıza sahip çıkmadığınızı görerek hayretten hayrete düşeceksiniz.
Kitabı okuduktan sonra, kutsallara sahip çıkmak için elinizden geleni
yapacaksınız. Böylesine değerli bir çalışmayı, edebiyat ve düşünce
dünyamıza kazandırdığı için üstada minnettarım ve sonsuz teşekkürlerimi
sunuyorum. Zira böylesine buram buram şiir, ilim, irfan ve hikmet kokan eserler
artık maalesef çok yazılmıyor.
Kitabı neden okumalıyız? Sorusuna
verilecek çok cevabım bulunmaktadır. Fakat öncelikle söylemek istiyorum
ki “Hayatımızı yaşadığımızı ve değer verdiğimizi zannediyoruz. Hâlbuki bu
zan, çok acıdır ki gerçek değildir. İnsanlar ne kedilerine ne de başka
insanlara ve doğaya, hayvanat ve nebatata değer vermiyor. İşin acıklı kısmı,
bunun böyle olduğunun dahi farkında değil. Hayatı ıskalıyoruz ve Cenab-ı Hakkın
emrettiği gibi veya veli kulların yaşadığı tarzda yaşamıyoruz. Tefekkür ehli
değiliz ve yaşadığımızı zannederek çok hızlı ve içi boş davranışlar
sergiliyoruz. İşte “Kıyamete Son 99 Gün” isimli kitap, bizlere sanki kollarını
açan bir makas gibi davranıyor ve önce bizi durduruyor. Sonrada haykırıyor ve
diyor ki:
—Durun öleceksiniz. Farkında
değilsiniz. Durun Allah’ın verdiği ömür kıymetlidir farkına varın.
Eseri okuyan insanların, önce bir
duracaklarını, yaptıkları hataları sorgulayacaklarını, sonra da derin ve
manalı yaşayabilmek için ellerinden geleni yapacaklarına inanıyorum. Bu
vesileyle üstada, bizlere, hayatın anlamını sorgulattığı, zamanın önemini
hatırlattığı için de teşekkür ediyorum. Çünkü akıp giden ve önemsemediğimiz
zamanın hiçbir anını geri getiremeyeceğiz ve sonrada çok pişman olacağız. Bu
manda, vakit denilen kavramın, hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar kıymetli olduğu
gerçeği ortaya çıkmaktadır ki insan ömründe ayların, haftaların değil, günlerin
ve hatta saatlerin bile önem arz ettiği hakikati ile yüzleşmek zorundayız. Bu
yüzleşmeyi gerçekten yapmayı başardığımız gün, şahsi olarak, birçok
problemimizi çözebilecek oluğumuz gibi, toplumsal olarak ta aydınlanma
yaşayacağız. Bu da doğal olarak zincirleme bir reaksiyon ile kendimiz,
ailemiz, yakın çevremiz derken, devletimizi dahi etkileyecek ve yeniden
yükselişe geçeceğiz. Şahsi kanaatime göre Sayın Polat Onat Beyefendi de zaten
bu kitabı bir proje olarak yazmışlar ve gerçek aydınlanmayı yakalamak zorunda
olduğumuzu, bizlerin kulaklarına fısıldamışlardır.
Cihanın tepesine çıkmak, Yeni Dünya
Düzenini yeniden yazmak ya da kurgulamak 2017’nin Küresel Dünyasında o kadar
büyük önem taşıyor ki bulunduğumuz coğrafyada rahat ve huzurlu bir şekilde
yaşayabilmek için buna mecburuz.
Özelde Türklerin ve Müslüman
olanların ama aslında, insan olma şeref ve haysiyetini taşıdığının farkında
olanların yapabileceği bir şeydir, Yeni Dünya Düzeninin senaryosunu
yazabilmek. Bunu bizler yapmak zorundayız. Kendilerince yapmayı başaranların,
uygulamaları ortada. Kan ve göz yaşından başka bir şey yok. Sadece zulüm kol
geziyor. Dünyanın hali ortada. Küresel çapta bir yangın ile mücadele
ediliyor. Bu manada Sayın Polat Onat Beyefendi’nin kitabı, bu yangını
söndürmek için kullanılan, tazyikle fışkıran su görevi görmektedir. Küresel
çapta yaşanılan sancılar ve bunalımları kavrayabilmek ve büyük medeniyet inşa
edebilme süreçlerinde, derin bilgiler içeren yapıtlara ihtiyaç bulunmaktadır.
Dolayısıyla bu tür kitapların önemi çok büyüktür.
“Kıyamete Son 99
Gün” kitabı da zaten Rahmani ve şeytani güçlerin mücadelesini anlatması
bakımından da bu vazifeyi hakkıyla yerine getirmiş ve getirmeye de devam
edecektir.
Francis Fukuyama, isimli bir
Tapınak Şövalyesinin “Devletin İnşası / 21. Yüzyılda Yönetişim ve Dünya
Düzeni “, “ Tarihin Sonu ve Son İnsan” isimli kitapları
bulunmaktadır. Bu iki kitapta, Dünyanın boyun eğdirildiği şeytani bir düzen
anlatılmaktadır. Ama yazar bunu okuyanlara öyle şirin ve gerekliymiş gibi
sunmaktadır ki huzursuz olmamak elde değildir. Aydınlarımızın ve
Entelektüellerimizin, artık Yeni Dünya Düzeni fikrini benimsemeleri
gerekmektedir. Ancak bunu yaparken İnsan olma şeref ve haysiyetinden de asla
uzaklaşmamaları lazımdır. Yani kısaca söylemek istiyorum ki aydınlarımızın
ama aslında eli kalem tutan herkesin Yeni Dünya Düzeni projesine kafa yormak
vazifesidir. Yok, olup gitmemek için şeytani projelere karşı tezler oluşturmak
senaryolar yazmak mecburiyetindeyiz.
Sayın Polat Onat’ın eseri zulüm
düzenini kuranların suratına atılmış sert bir tokat olması bakımından da çok
önemlidir. Kaleme alınması mecburi olan, Şeytani düzeni yıkacak tezlerin ve
senaryoların artması ise en büyük dileğimdir. Kıyamete Son 99 Gün kitabı da bu
bakımdan Şeytana ve onun hizmetkârlarına karşı atılmış Allah’ın celal
oklarından bir oktur. “Attığın Zaman sen atmadın Fakat Allah attı” ayet-i
kerimesi hükmünce, düşmanların bedenlerinde ağar yaralar açacağı da
muhakkaktır. Edebiyat âleminde ajan gibi dolaşarak, kıymetli eserler
arayanlara, okudukları kitaplarda gizem ve heyecanın yanı sıra, derinlik
isteyenlere, söylemek istediğim birkaç husus daha var. Sonrasında yazımı
nihayete erdireceğim. Çünkü bu değerli kitabı, ne kadar anlatmaya çalışsam da
kitapla gözleriniz buluşmadan, yazacaklarım hep eksik kalacaktır.
Kıyamete Son 99 Gün kitabının asıl
başarısı, okuyucusuna, hem eşyanın hakikatinden hem de zamanın kutsal oluşundan
bahsederken, bütün bunları derin bir tefekkürle yaptırabilmesinden
kaynaklanmaktadır. Eseri okurken, siz daha farkına bile varmadan, tefekkür
âleminin ufuklarına doğru yelken açıyorsunuz ve fark ettiğinizde de bu büyük
lütuf için şükrediyor ve çıktığınız gizemli yolculuktan, asla geri dönmek istemiyorsunuz.
Bendenize göre, kitabı, edebiyat âleminde zirve yapacak konulardan biri de,
eserin ustalıkla kurgulamış olmasıdır. Yazar dertlendiği mevzuları, o
kadar iyi anlatmış ki metinin tasavvufi ve kimilerine göre de felsefi bulunacak
olan havası, insanları derin düşünmeye sev edecek yapısı, heyecanlı ve maceralı
hareketli senaryosunun önüne geçmemiştir. İşte bu sebeple yazımı sona
erdirirken filim ve dizi yapımcılarına da bir çağrıda bulunmak istiyorum. “ Kıyamete
Son 99 Gün isimli şaheser ile Hollywood tarzında insanları ürküten, geren,
heyecanlandıran, seyredenleri de asla yerinde oturtmayacak olan ve
izleyicisine de öğretmenlik yapacak muazzam bir film
çekebilirsiniz.
Karanlık vizyoner, William Blake ile İbn-i
Arabî’nin çatışması çerçevesinde, sırlarla örülü ruhsal bir boyutu yansıtan,
derinliklerinde Vahdet-i Vücudun esrarından bahseden “Kıyamete Son 99 Gün”
eserinden insanların rüyalarına girecek film düzeyinde bir başyapıt
yaratabilirsiniz.”
Eserin tüm insanları kucaklayan, şefkatin,
merhametin önemine değinen, esrarının ve metafiziğinin okuyan herkesi
kuşatacağından eminim.
Şimdilik Hoşça Bakın Zatınıza.
Ömer Faruk İspir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder