Geçen gün Zafer Yalçınpınar'ın bir sahafta bulduğu, Metin
Altıok Şiir Yarışmasına başvurmak amacıyla gönderdiğim "Son" kitabım... Zavallı
kitabım...
Kitabımı çöpe atmak yerine sahafa satarak, yeni okurlara
ulaşmasına vesile olan sayın jüri üyesine bu vesileyle çok teşekkür ederim
:-)
Gülten
Akın
Füsun
Akatlı
Doğan
Hızlan
Talât
Sait Halman
Ülkü
Tamer
Eray
Canberk
Enver Ercan
Enver Ercan
Konuyla ilgilenenler ayrıca şu linke de bakabilir:
yok artık:)
YanıtlaSilHayret edilecek bir olay..
YanıtlaSilparasını aralarında paylaşmışlar mıdır acaba :)
YanıtlaSilNe acı bir durum gerçekten... Kitabın değerini bilmek gerek deriz ama bunu yapan da edebiyatçılar. ilginç bir durum, daha da ilginci sizin elinize tesadüf eseri gelmesi.
YanıtlaSilİlahi bir mesaj mı acaba diye düşündürüyor:)
Acaba sahaf bir şekilde edinmiş olabilir mi? Bu kadar da ucuz olabileceklerine inanmakta zorlanıyorum...
YanıtlaSilHocam isimleri de yazmışsın skandal olmuş vallahi ama hak etmiş yapan da yani. Utanmadan bir de jüri üyesi olmuş. Bu mu değeri eserlerin? Hangi gözle oy verdin de değerlendirdin sen bu kitabı demezler mi adama?
YanıtlaSilMerhabalar,
YanıtlaSilJüri üyeleri için diyorum: Hadi kitabı sanat açısından çok değerli bulmamış olabilirsiniz ama, imzalı kitaplar çok değerlidir. Bende kaç tane var. Ve bende biliyorum ki, gerek sahaflarda, gerekse bitpazarı dediğimiz sergilerde böyle çok imzalı kitaplar gördüm. Benim kitaplığımdaki imzalı kitaplar, ancak ben öldüğüm zaman kitaplığımdan ayrılabilirler. Aksi halde mümkün değil. Acımdan ölürüm, yine kitaplarımı sağa sola saçmam.
Üzüldüm doğrusu. Kitaba saygısı olmayanın ben edebi kişiliğinden şüphe duyarım. Bunlar aynen Yunus Emre'nin meşhur deyişindeki tarife benziyorlar.
Boşverin ve üzülmeyin, onlar sizin kitaplarınız için ölçü olamazlar. Kitapların değerini bilen bilir.
Selam ve dualarımla.
rezil kepaze olmuşsun bir de burdan duyuruyorsun utanmadan
YanıtlaSilEvet, çok haklısınız... Bu bloğu bulup, yazılanları okuyup, böylesi ebleh bir yorum yazabildiğiniz için çok haklısınız. Kim olduğu bellisiz; imlasız, şekilsiz bir cümleyi karşımıza çıkarabilme yiğitliği gösteren bir şaire sataştığınız için çok haklısınız.
SilSiz varsınız ve buna rağmen bu ülkede, bu dilde şiir hala yaşıyor.
Unutmadan,bir de,eminim siz,günde birkaç posta adına şiir dediğiniz birşeyler dışkılayıp sitelere gönderiyorsunuz.
Buradan itibaren okumasanız da olur,nasılsa anlamayacaksınız.
"Kürsü felsefenin mezarıdır." Demek ki; Şairin kürsüsü mezarıdır.
ERAY CANBERK BEY'İN CEVABI:
YanıtlaSilSayın Polat Onat,
2009 yılında Metin Altıok Şiir Ödülü’ne gönderdiğiniz “Son” adlı şiir kitabınızın başından geçenlerden daha önce de haberim olmuştu. Kitabınızın “çöpe atılmayıp sahafa satıldığı” ileri sürülüyordu. Bu gibi iddia ve suçlamalar sizin “jüri üyesi” diye nitelediğiniz seçici kurul üyelerinin yazgısıdır. Yazgıya boyun eğip olayın üstünde durmadım. Ne var ki bugün e-postama gelen bir ileti konusunda internette araştırma yaparken sizin 1. 3. 2010 tarihli yazınızla karşılaştım. “Yorumlar” dahil olmak üzere baştan sona okudum. Size ulaşıp bazı açıklamalar yapmak isteyince de Metin Cengiz’e baş vurarak e-posta adresinizi öğrendim. Aslında buna gerek kalmayacakmış; çünkü hemen ardından sizin “sahafta bulduğunuz bir dosya” ile ilgili iletiniz geldi. Burada da e-posta adresiniz vardı.
Bu arada yine internette sizinle ilgili bilgilere ulaştım ve konumunuzu öğrenince de sizin gibi düzeyli genç bir şair nasıl olur da yukarıda sözü edilen yazıyı yazar, şaştım.
Şu anda her ne kadar sizin yaşınızın iki katı yaşta olsam da size öğüt vermeye kalkışmam yakışık almaz. Şimdi yazacaklarımı yalnızca bir savunu ya da iç dökme kabul edin.
+Ben, 1960’tan beri, yani 52 yıldır edebiyat ortamının, dahası edebiyat mutfağının içinde olan bir edebiyat emekçisiyim. Ekmeğimi hemen hemen bu yolla kazandım. Edebiyat çevrelerinde olumlu ve güvenilir bir izlenim bırakmışım ki neredeyse 30 yıldır çeşitli ödül ve armağanların seçici kurullarında bana görev verdiler. Bunlardan biri de Metin Altıok Şiir Ödülü Seçici Kurul üyeliğidir.
+Sizin katıldığınız yıl seçici kurulda Gülten Akın, (rahmetli) Füsun Akatlı, Doğan Hızlan, Talât Sait Halman, Ülkü Tamer, Enver Ercan ve ben vardım. Bu adı geçenlerin hiçbiri kitabı çöpe atmaz. Sahaflara satılması da söz konusu olamaz, çünkü almıyorlar. Nitekim ben bana gelenlerin bazılarını kendime ayırdıktan sonra bazılarını şiirsever dostlara, geri kalanları da nazımızı çeken sahaf dostlara armağan ediyorum.
+Seçici kurul üyeleri (bir iki kurul dışında) ücret almazlar. Bu iş gönüllü olarak yapılır. Getirisi de edebiyata hizmet etmiş olmak ve böyle bir kurulda bulunmaktan onur duymaktır. (Dilerim, yaşınız ilerler, böyle bir kurula seçilirsiniz ve gelen 40-50 kitabı hiçbir karşılık beklemeden değerlendirmenin nasıl zaman aldığını, nasıl yorucu olduğunu ve sorumluluk getirdiğini bizzat yaşayarak görürsünüz.)
+Kitabınızın sahafa satılması ya da günlük deyişle “sahafa düşmesi” hiç de gocunulacak bir olay değildir. Tam tersine kitaba bir gün görmüşlük ekler. (Ayrıca, kendim için söylüyorum, bugüne kadar bana gelen şiir kitaplarını evde barındırmaya kalksaydım, şu anda özel olarak oluşturduğum şiir kitaplığımın yanı sıra 1000 kadar kitaplı ayrı bir şiir kitaplığı oluşurdu. Sizin de tahmin edeceğiniz gibi gelen şiir kitaplarının çoğu belli bir düzeyin altında oluyor ve elde tutulması bir anlam ifade etmiyor.)
+Bir ödüle katılan kitaba hiçbir şekilde “ithaf” yazısı yazılmaz. Bu göreneklere de aykırıdır. (Öte yandan, imzalı kitap da sahafa satılabilir ya da bir dosta armağan edilebilir. Bunları toplayan “imzalı kitap” meraklıları da vardır ki anladığım kadarıyla bunlardan biri de sizsiniz. İmza sayfasını kesmenin ya da kopartmanın kitaba saygısızlık olacağını düşünüyorum.)
+Yazınızın sonundaki “Yorumlar”a gelince: Değerlendirmeler son derece bilgisizce. Suçlayan ya da eleştirenlerin seçici kurul üyelerinin adlarını ilk kez duydukları kesin! Eğer şiir okuru böyleyse gerisini siz hesap edin!
+Metin Altıok Şiir Ödülü’nün bazı yıllar isabetsiz olarak verildiği düşünülebilir. Bugüne kadar alanlar Haydar Ergülen, Azad Ziya Eren, Hulki Aktunç, Birhan Keskin ve Tozan Alkan olduğuna göre “Bunlardan hangisi ödüle değer değildir?” sorusuna cevap vermek gerekir.
Değerli genç şair arkadaş, önemli olan şiirdir; çekişmelerin, didişmelerin, suçlamaların, kendinden menkul değerlendirmelerin, ahbaplık ilişkilerinin, bazı durumlarda ödüllerin bile şiire hiçbir şey katmadığını yaşayıp görmüş biri olarak size başarılar diliyorum. (Eray Canberk, 27 Ağustos 2012)
Eray Canberk hızını alamayıp densizliğe girişerek ardarda üç hata etmiş.
Sil1. "Değerlendirmeler bilgisizce."
2."Suçlayanlar, seçicilerin adını ilk kez duymuşlar."
ve aşkın bir hadsizlik..!
3. "Eğer şiir okuru böyleyse gerisini siz hesap edin."
Eray Canberk şu an terk ettiğim bir isim. (Eğer bu satırlar gerçekten ona aitse.)
Ve size bir inanç bildirimi:
Ödül, (olsa olsa) kendini yukarıda sananların "alttakiler"e icazetidir.
Verenden de, alandan da uzağım...
Selam ve saygı ile.
Bence çok net bir cevap değil. Hem sahafa satılmak gibi bir şey asla olamaz deniyor, hem de sahafa düşmesi kitaba değer katar gibi anlamsız bir cümle var. Anlamsız çünkü arkasından değersiz kitapların evde tutulamayacağı ve sahafa veya arkadaşlara verildiği söyleniyor. Bence satılıyor anlamı da çıkabilir. Şiir seven kısmı da alenen küçümsüyor. O zaman şiiri kime yazıyorlar acaba? Halka böyle mi şiir sevdirecekler?
YanıtlaSil