ROMANLARIN İÇERİĞİNDE, EDEBİYAT SANATININ SUNDUĞU TÜM OLANAKLAR KULLANILMALI
Polat Onat ile son kitabı
"Kıyamete
Son 99 Gün" çerçevesinde
İlkay Yaprak konuştu.
- Dört yıl önce Komşu
Yayınlarından çıkan ilk romanınız "İntihar Etmiş Bir Taşra Berberinin Şiir
Kitabı ve Önsözü"nün ardından, şimdi de ikinci kitabınız olan
"Kıyamete Son 99 Gün"ü Tuti Kitap etiketiyle yayınladınız. Her iki
romanınızda da deneysel öğeler mevcut. Örneğin romanlarınızın içeriğinde, belli
oranda şiirlere de yer veriyorsunuz. Bu tutumunuzu bundan sonraki eserlerinizde
de sürdürecek misiniz?
-
Gözleminiz haklı ama eksik. Romanlarımın içeriğinde belli dozda şiirlere de yer
veriyorum. Ancak sadece romanlarımda değil, yazdığım hikaye kitabında, masal
kitabında da şiirlerimi kurgu içine yedirerek kullandım. Bunu bilinçli olarak
yapıyorum. Edebiyat türleri arasında etkileşimlerin çoğaldığı, eskiden var olan
keskin sınırların zamanla giderek belirsizleştiği kanısındayım. Ve bunun da
okuma zevkinin renklenmesi açısından faydalı olduğunu düşünüyorum.
Edebiyat
sanatının kullanmamız için bize sunduğu tüm biçimsel olanakları, kurgu
şartlarının elverdiği ölçüde değerlendirmenin gerekli olduğunu göz önüne alarak
hareket ediyorum. Ancak bundan sonraki eserlerimde, aynı tavrı gözü kapalı
şekilde sürekli uygulayacağımı iddia edemem. Bundan sonraki kitabımda işlemek
istediğim içerik, bu tür bir girişime izin verecek yapıda değilse, ille de şiirlerime
yer vereceğim diye ısrar etmeyi düşünmüyorum elbette.
- Kıyamete Son 99 Gün
ile bilimkurgu ve distopya edebiyatına bir katkıda bulunuyorsunuz. Bu türde
ilginizi çeken diğer eserler neler?
-
Açıkçası Türk Edebiyatında distopya türünde yazılmış yetkin bir esere
rastlayamadığımı hemen belirtmek isterim. Bu olgu, türe meraklı bir okur olarak
beni epeyce şaşırtmıştı. Son dönemde kaleme alınmış birkaç iyi niyetli çaba
göze çarpsa bile, edebiyatımızın yetkin yazarlarının distopya ve bilimkurgu
türüne ilgi göstermemelerini bir eksiklik olarak değerlendiriyorum.
Dünya
edebiyatında ise; distopya türünde başyapıtlar kaleme almış, J.G.Ballard,
Arthur C.Clarke, George Orwell, Ray Bradbury, Aldous Huxley, Margaret Atwood
gibi muazzam yazarların, tahayyül dünyama önemli katkılar sunduğunu şükranla
vurgulamam gerekiyor.
-
Kıyamete Son 99 Gün hakkında okurlardan
gelen tepkiler nasıl?
- Kitap hakkında
genellikle çok olumlu tepkiler alıyorum. En sevindiğim nokta, okurların eserin
sürükleyicilik ve akıcılık yönünü sık sık vurgulamaları. Çünkü içinde düşünsel
yoğunluk taşıyan, felsefi göndermeler barındıran böyle bir eserin kolay okunur
yapısının ön planda olması beni sevindiriyor.
- Sizce roman sanatı nereye doğru gidiyor?
Romanın geleceğinden umutlu musunuz?
- Roman sanatının
geleceğini çerçeveye alarak büyük büyük söylemlerde bulunmak, bana biraz boş
laf etmek gibi geliyor. Ben sadece benim yazmayı planladığım romanlar
perspektifinde konuşabilirim. Asırlar boyu edebiyatın lokomotifi konumunda
varlığını sürdürmüş roman türünün geleceği hakkında kehanetlerde bulunmayı,
kendi adıma gereksiz buluyorum. Yazı var oldukça, insanlar kitap okudukça,
farklı formların beslemesini de bünyesine katarak, roman sanatının varlığını
güçlenerek sürdüreceğini düşünüyorum.
- Şu anda tezgahınızda ne olduğunu
sorabilir miyim?
-
"Bir Uzaylının Dünyadaki Beş Saati" adını verdiğim bir romana
çalışıyorum.
- Cevaplarınız için teşekkür ederim.
- Sorularınız için
de ben teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder