ÜRETİM SÜRECİNDE SOKAKLAR DİKKATİMİ
ÇEKMEZ
Tuti Kitap etiketiyle yayınlanan son kitabı ‘Kıyamete Son 99 Gün’ ile ismini geniş kitlelere duyuran Polat Onat, aslen Bursa’lı. İstanbul’da doğan Polat Onat, üniversite eğitimini Samsun’da tamamlamış. Tamamlamış tamamlamasına da, öğrencilik ruhunu bırakmayınca, Isparta, Elazığ, Erzurum derken kendini Batman’da bulmuş.
‘İmzalı Kitaplar Müzesi’ ile uzun
uğraşlarını ve emek verdiği yazarlık mesleğinin en manevi detayı olan
‘imza’ları da meraklısıyla buluşturan bir isim.
Mesleği dolayısıyla bugünlerde
Batman’da ikamet eden Onat; yaşadığı şehrin yapıtlarına etkisini, şehirleşmeyi,
şehir kültürünü Ülkede Sanat’a anlattı:
Sanatsal
üretimin, genel kabul gördüğü şekilde, şehir ve yaşam çerçevesinden bağımsız
olarak da işlevselliğini aynı evrensel ölçütte sürdürebileceği kanısını taşıyan
bir yazar olarak, ait olduğumuz kimlikleri başat konuma getirerek, ortaya
koyduğumuz ürünlerin bir nevi etiketi olarak sunmamızı, ciddi bir yanlış olarak
değerlendirdiğimi arz etmek isterim. Genel kabul gördüğü şekliyle söylersek,
şehir ve yaşam deneyimlerinin sanatsal üretimleri zenginleştirici işlev
taşıdığı yadsınamaz. Ancak kendi kişisel edebiyat yolculuğumda, hayatın somut
deneyimlerinden ve yaşamın getirdiği kişisel tecrübelerden çok, kitapların ve
filmlerin sunduğu kurgusal hayatların büyüsünden beslendiğimi söyleyebilirim.
Yaşadığınız şehirde en
sevmediğiniz kısım nedir?
Batman'da
yaşamanın sevmediğim tarafları şüphesiz vardır. Ancak, nasıl bir şirket
çalışanının, görev aldığı kurumu kamuoyu önünde eleştirmesi etik olmazsa, ya da
bir aileye mensup bireyin, kendi ailesinin olumsuz yönlerini uluorta konuşması
yakışık almazsa, on üç yıldır havasını soluduğum, suyunu içip ekmeğini yediğim,
insanlarıyla oturup çay ocağında sohbet ettiğim Batman şehrinin sevmediğim
yönlerini burada ifade etmekten hicap duyacağımı söylemem gerek.
Yaşadığım
şehre objektif gözle, sosyolojik çıkarsamalar yapmak amacıyla bakmak yerine,
naif bir tevekkülle bakmayı daha tercih edilebilir buluyorum.
Şehirleşme kültürünün
şehirde kendine yer bulabildiğini düşünüyor musunuz?
Açıkçası,
şehirleşme kültürünün ülkemizde İstanbul dahil, hiçbir metropolde yeterince
içselleşemediği kanısındayım. Ve dolayısıyla Batman'da da sistemli bir
şehirleşme kültürü yerleşmesi kısa vadede pek söz konusu olacak gibi değil. İşin
kötü tarafı, bu olumsuz durumun, yurdun her yanında bir süreklilik taşıyacağının
güçlü emarelerini algılıyorum. Tatil için memleketim Bursa'ya gittiğimde veya
kitaplarım vesilesiyle İstanbul'a yaptığım kısa seyahatlerde, gözlemlediğim
kadarıyla söylersem, büyük şehirlerimizin merkezinde bile modernleşmenin
getirmesini umduğumuz şehirleşme kültüründen çok, kanser gibi yayılan bir
sosyal kimliksizlikleşmenin bariz belirtilerine şahit oluyorum.
Ülkemizin
genelini baz alarak ifade edersek, taşralı da değiliz, metropollü de değiliz.
İkisi arasında uyumsuz bir arakesit oluşturan, sıkıntılı bir toplumsal arayışı
yansıtıyor gibiyiz.
Şehrin sokaklarında sizi
çeken detaylar var mı?
Birkaç
hafta önce, Batman'daki sokağımızın köşe başındaki bakkala gitmek için evden
çıktığımda, hayretle şunu fark ettim. On üç yıldır oturduğum evin otuz metre
kadar ilerisinde yer alan bir sokağa, şimdiye dek hiç girmemişim. Yolum
düşmemiş, merak da etmemişim. Yani mekansal özelliklere karşı, algımın
ziyadesiyle kapalı olduğunu söyleyebilirim. Bu bir yazar için olumlu mudur,
olumsuz mu? O ayrı bir tartışma konusu.
Yalnız,
kısaca şunu da ekleyeyim. Sanatı ve edebiyatı sokaklarda arayan değil,
kitaplarda arayan birisi olarak, üretim sürecimde sokaklar dahil, hiçbir dış
mekan benim ilgimi çekmez. Kapalı mekanları severim. Düşünmek ve yazmak için
çevremde muhakkak dört tane duvar olmalıdır. Odalarda rahat ederim. Odaların da
mümkünse küçük olanları benim için tercih sebebidir.
Yaşadığınız şehrin sizin
sanat yaşamınıza katkıları nelerdir?
Yukarıda da farklı
bir vesileyle ifade ettiğim gibi, yaşadığım şehrin benim sanat yaşamımda
herhangi bir katkısı yok. Zaten benim de yaşadığım şehirden böyle bir beklentim
yok.
'İntihar
Etmiş Bir Taşra Berberinin Şiir Kitabı ve Önsözü' romanımdaki, şair karakter
Adem Yoksun, günlüğünün bir yerinde şunları yazmıştı: "İnsan, evin
odasında miskince oturduğu müddetçe Los Angeles’teki Beverly Hills caddesinde
olmak ile Kozaklı ilçesinin Yunak kasabasında olmak arasında hiçbir fark yokmuş."
Polat Onat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder