19 Mayıs 2011 Perşembe

Sürprizlere Açık Bir Şair: Polat Onat (Şeref Bilsel)



Şiirle Gelenler: XIX

Genç Şairlerin Kitapları Üzerine Okuma Notları

Türk şiirinin havzasını gençler belirliyor. Bu, eskiden de böyleydi. 30’lu yaşlarını süren pek çok ismin yanı sıra henüz 20’li yaşlarında ilk kitabını yayımlayanlar da azımsanmayacak orandadır. Gençler taze duyguların verdiği tazyikle, içinde bulundukları hayatın getirdiği enerjiyle, kimi zaman ‘pervasızca’ kimi zamansa dingin bir söyleyişle Türk şiirinin akması gereken yönü işaret etmeyi sürdürüyor. 2010 yılında, önceki birkaç yıla oranla, genç şairlerin elinden çıkmış, nitelikli şiir kitapları yayımlandığını söyleyebiliriz. Bu genç şairlerin bir kısmı -belki de adını ilk kez duyacağınız- dergilerde çok az gözüküyor. Bâki Asiltürk’le Özgür Edebiyat’ta, iki sayı süren ‘Diyalojik Okuma’larda, genç şairlere ait 11 kitaba dair uzun uzun konuşmuştuk. Aşağıdaki kitapların bir kısmı da gündemimizdeydi; fakat ‘Diyalojik Okuma’lara ara vermek durumunda kaldığımız için o  ‘bazı’ kitaplardan söz açamadık. Şimdi o kitapların bir kısmına dair aldığım notları aktarmak istiyorum.

(…)

İhtiyarın Vefatı (Şiirden Yayınları, 2011)

Şiir yazmaya ve yayımlamaya 2000 yılında başlayan, ilk kitabı ‘Son’ (Mühür Kitaplığı) 2009’da yayımlanmış Polat Onat’ın ikinci kitabı. Onat, birçok dergide şiirlerini yayımladı. 2005 yılından itibaren edebiyat dergilerinde şiir ve yazılarını yayımlamayı sona erdirdi. Ali Ayçil, 2010 tarihli Şiir Defteri’nde Onat için şöyle diyordu: “Kendine özgü iskeleti olan bir kitap ‘Son’. Her bir sayfa, tek kelimeden oluşan bir şiir başlığıyla, sekiz on dizeyi geçmeyen şiirlerden meydana geliyor; sanki başlık yapılan kelimeleri şerh ediyor şair.”

Bu kitaba ad olan ‘İhtiyarın Vefatı’ sözcüklerinden ikincisi bir nihayeti, son’u imliyor. İlk kitabın adında olduğu gibi. Beş yıl önce şiir yayımlamayı bırakmasını da buna ekleyince, sanıyorum Polat, Ahmet Hâşim’den yontarak söylersek, “melâli anlamayan nesle âşina olmayanlardan”.

İkinci kitapta, oldukça yalın, anlaşılır bir söyleyiş egemen. Sanki bir sözlü tarih çalışması gibi; birileri anlatıyor, şair kaydediyor gibi: “bin sekiz yüz on yedi kurak bir yıldı / kıtlık oldu burada ve civar köylerde / açlıktan ölümler yaşandı / tedirginlik artıyordu halkta / ağlıyordu tek lokmaya muhtaç çocuklar” Şiir böyle konuşma diliyle devam ederken, sonlara doğru anlatılanın dışına çıkararak (yani şiire girerek) tamamlıyor söyleyeceklerini: “iki bin on iki yılı baharını hayal ediyordu / kerpiç tavana bakarken kederli gözlerle.”

Mesela ‘Huzurevi’ şiiri şöyle başlamakta: “acayip bir olgudur ölüm” şeklindeki düz bir ifadeyle. Fakat şiirin sonu, geriye bir öykünün sonu gibi geniş, güneşli bir fotoğraf bırakarak bitmekte: “ikindi güneşi tatlı tatlı okşuyor mezarlık yolunu / ve seni gömüyoruz.”

Kitapta birkaç deneysel ‘iş’ de var. Polat Onat sürprizlere açık bir şair, saklandığı yerden çıkmasında fayda var.

Şeref BİLSEL
Eliz Edebiyat Dergisi, Sayı: 29
Mayıs 2011, Sayfa: 11

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder