NİTELİKLİ
EDEBİYATIN FORMÜLÜ YOK
Haber
Lotus sitesi için,
Polat Onat'ın
İlkay
Yaprak ile Söyleşisi
2016’da
bir roman yayınlanır. William Blake ile ünlü mutasavvıf İbn Arabi’nin
kavramsal kabullerinin çatışması çerçevesinde kurgulanan “Kıyamete Son 99
Gün” adlı romandır bu. Romanın arka kapağında ise şu satırlar yer
almaktadır:
2
Aralık 2029 akşamında şok bir haber bütün dünyaya yayılır: “Kıyametin kopmasına
99 gün kaldığı kesinleşti!” Ardından dünyada akla hayale gelmeyecek bir kaos
zinciri oluşur. Ama perde arkasında daha büyük bir savaş vardır… Rahmani ve
şeytani güçlerin gizemli savaşına hazır olun!
İşte
bu romanın yazarı Polat Onat’ın bu Mart ayında iki yeni kitabı daha
rafları süslemeye başladı. Polat Onat’la kitapları ve yazma serüveni
üzerine görüştük.
- 2017'nin mart ayına
iki yeni kitabınızla birden girdiniz. "Yatılı Okulda Mükemmel Bir
Gün" adlı gençlere yönelik bir hikaye kitabı ve "Ölümsüz
Cümleler" adlı bir polisiye roman. Kitaplarınızın yazılış süreci nasıl
gerçekleşti?
-
Parasız yatılı olarak okuduğum lise günlerimdeki anılarımdan hareketle bir
kitap yazmayı uzun zamandır düşünüyordum. Yatılı okulda, aynı gün, beş farklı
gencin başından geçen beş öyküyü kurgulayarak "Yatılı Okulda Mükemmel Bir
Gün"ü oluşturdum. Her yaş grubuna hitap eden bu kitabım, hemen yoğun bir
ilgiyle karşılaştı. Parasız yatılı okuyarak benzer tecrübeleri yaşamış
kişilerden, eserimle ilgili çok olumlu dönütler almaya devam ediyorum.
"Ölümsüz
Cümleler"in yazılış süreci ise daha uzun ve yorucu oldu. Çünkü polisiye
türü, çok titiz bir kurgu mimarisi gerektiren, dilsel hassasiyetlerin üst
düzeyde olması gereken yoğun bir çaba gereksiniyor. Uzun yıllardan beri, iyi bir polisiye roman
okuruyum. Ayrıca kriminal dizi filmlerin, sıkı bir izleyicisi olduğumu da söyleyebilirim.
Tutkuyla takip ettiğim polisiye türündeki bilgi ve birikimimi, iddialı bir
roman ile somutlamak istedim. Bu süreçte ortaya çıkan ürünüm olan "Ölümsüz
Cümleler"in epeyce içime sindiğini bu vesileyle vurgulayayım.
- Yazmak için özel bir
mekana ya da uygun bir zaman dilimine ihtiyaç duyuyor musunuz? Yoksa zaman ve
mekan ayırmadan yazabilen sanatçılardan mısınız?
İlk kitaplarımı
yazarken, gecenin sessizliğinin konforuna sığınan ve odamın sakinliğinin
rahatlığından faydalanan bir anlayış taşıyordum. Fakat yazarlığımın şimdiki
döneminde, günün her saatinde ve istediğim her mekanda yazabilme konforuna
kavuştum. Kendime kendime koyduğum takıntılı, kısıtlayıcı sınırları aşmanın,
üretkenliğime epeyce faydası olduğunu söyleyebilirim.
- Üretken olmanın avantaj ve
dezavantajlarını nasıl tanımlarsınız?
- Bu konuda
objektif kriterler ortaya koymak olanaksız. Balzac, Tolstoy veya Shakespeare
gibi verimli bir yazar olup, sanatın zirvesine ulaşanlar var. Ya da aksine
Melville, Bronte veya Harper Lee gibi çok az kitap yazarak edebiyat tarihine
geçen isimler de var. Bizim edebiyatımızdan örneklersek, Yahya Kemal gibi sağlığında
hiç kitap yayınlamamasına rağmen şiirin zirvelerine ulaşan ustaları biliyoruz.
Ya da Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi yüz on üç kitap yayınlamış velut şairler de
başka bir ekolü yansıtıyor.
Yani
"üretken olmak" ya da "az yazmak", tek başına bir avantaj
ya da dezavantaj kriteri olarak ortaya konulmamalı. Nitelikli edebiyatın,
klasikleşen bir kitabın, zamana rağmen aşınmayan hakiki sanatın, böyle yalınkat
şablonlarla formüle edilebilme çabasını doğru bulmuyorum.
- Yeni çalışmalarınız var mı?
- Evet, üzerinde
çalıştığım farklı türlerde birkaç kitap projesi var. Ancak hangi dosyama
yoğunlaşacağım konusunda daha tam karar vermedim.
- Teşekkür ederim.
- Rica ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder