31 Temmuz 2011 Pazar

TRT1 Röportajı: "Avangard Kavramı" (VİDEO)


TRT1 kanalındaki Derkenar programının Sözlük bölümünde Polat Onat 'Avangard' kavramını anlatıyor.

22 Temmuz 2011 Cuma

Yine İmzalı Kitaplar (Hüseyin Yurttaş)

"Sevgiyle Dönsün Dünya"
Hüseyin Yurttaş, Bilgi Yayınevi, 2000

"Kirli Tarih"
Hüseyin Yurttaş, Bilgi Yayınevi, 1995


"Bu Şehir, Bu Topraklar"
Hüseyin Yurttaş, Bilgi Yayınevi, 1999

Not Defteri:
Yine İmzalı Kitaplar

Batman’dan Polat Onat “facebook” aracılığıyla bir çocuğa imzaladığım kitabın imzalı sayfasını kopyalayıp göndermiş. Pek sevindim, kadir kıymet bilenler de var diye. Çünkü ben minik öğrenciyi Polat Onat’ın çocuğu ya da bir yakını sanmıştım. Teşekkür ettim. Derken Onat’tan yeni bir ileti ulaştı. Meğer Polat Onat imzalı kitaplar toplayan bir kişiymiş. Sonradan benim bir şiir kitabımın da imzalı sayfasını iletti. Çocuk kitabını imzalatan çocuğun büyüdüğünü ve bir daha dönüp o kitabı okumayacağını düşününce, bunu saklamaya niyeti olmayan gencin ya da ebeveynin kitabı niye bir başka küçüğe armağan etmediğini sormak hakkımız mı, bilmiyorum. Ancak, imzalı kitapların eski kitapçılara düşmesi hüzün verici bir şey, vesselam!

Hüseyin YURTTAŞ
Varlık Dergisi, Sayı: 1246
Temmuz 2011, Sayfa: 96

16 Temmuz 2011 Cumartesi

9 Temmuz 2011 Cumartesi

TRT Haber: 'İhtiyarın Vefatı' Kısa Tanıtım (VİDEO)


TRT Haber kanalındaki Hayat + programının Notlar bölümünde Polat Onat'ın 'İhtiyarın Vefatı' kitabı kısaca tanıtılıyor.

7 Temmuz 2011 Perşembe

Bir ‘Son’ Değerlendirmesi ve ‘Son’ Şiiri


Polat Onat ve 'SON'


"daralan bir fotoğraf gelincik nasıl solarsa / sana sesleniyorum şiirin ötesindeki hey" diyerek sesleniyor şair 'Yürek' şiirinde. Polat Onat’ın ilk şiir kitabı “Son” şairin şiir adına son kitabı olamayacağını o günlerden belli ediyor.

“Son” artık ondan ötesi ya da başkası olmayandır bazen. Bazen en arkada kalandır. Nihayete ermiş olandır. Bitmek tükenmek, ya da ölüm olarak da tanımlayabilirsiniz.

Evet, "Son" kitabı sizleri kapı önünde karşılayan bir ev sahibi gibi: yol gösterici, misafirperver, hürmetkâr… Bu yargıya Onat’ın şiir dünyasında bir geziye çıkmadan önce beni karşılayan sayfalar sayesinde vardım. Onat “son” sözcüğünün ve başka sözcüklerle oluşturduğu öbeklerin hangi anlamlara gelebildiğini okuyucuya sunarak onları bu konu hakkında düşündürüyor ve belli ki harika bir yolculuğa hazırlıyor. Sonsuza ya da şairin yarattığı dünyaya bir yolculuğa çıkıyormuşsunuz hissiyatı kaplıyor içinizi. İsterseniz kitabı okumadan önce sizi bu maceraya biraz daha hazırlayalım…

"Sorular" şiiriyle başlıyor kitap. “Sorular” öyle bir girizgâh olarak tasarlanmış ki, kitaptaki her şiirin ardından bir şeyleri sorgulayacağınızı hissettiriyor size. Cevaplar arayan bir şaire yardım edecekmişsiniz gibi bir tavır takınıyorsunuz.
“Cevapsızlığın kunduzuna her zaman inanan” Onat, her dem sizi meraklandıracak ve sonunu size bırakacak bir şeyler buluyor tabii. Sorular şiirinin ardından okuyacağınız hemen her şiir 6-7 dizelik bentlerden oluşuyor. Şiirlerin bunca kısa yani yoğun oluşu aslında okurun kendi hayal dünyasında özgür bırakıldığı fikrini doğuruyor bende. İmge konusunda özellikle “tezatları” ve “soyutlamayı” sıklıkla kullanan şair, yazımın başında da belirttiğim gibi misafirperver bir ev sahibi misali okuru yarattığı hayali dünyada bir gezintiye çıkarıyor.

“belki bir kurtuluş biliyorsun anlatmak"
"paramparça bir sandal yüzerken koltukta"
"ilk kez huzuru gördüm mutluluktan kederli”
dizelerinde olduğu gibi şairin pek çok dizesinde imgelere ve tezatlara yaslandığını gözlemliyorsunuz. Şairin alışıldık söylemler kullanmadığı ortada: “Huzur”u mutluluktan kederli bir haldeyken bulan şairin huzursuzluğunu tezatlardan yararlanarak pek çok şiirde anlatabiliyor olması etkileyici. Şairin şiirlerindeki imgelerin yoğunluğu “İkinci Yeniciler”le örtüşüyormuş gibi görünse de Onat, İkinci Yenicilerin birçoğunda gözlemlenen “anlaşılmazlığı arama” yanlışına düşmüyor. Şiirlerinin tamamına yakınında “anlaşılmayı” hedefleyen şair “Son” kitabında her şiirinde bir romana sığabilecek hikâyeleri paylaşma isteği ile dolu olduğunu hissettiriyor okuruna.

Kalemindeki hiciv yeteneğini toplumsal meselelerde ara ara gösteren şair, kaleminden kan damlatan dizelerine bizleri Filistin meselesi üzerine yazdığı “Savaş” şiirinde tanık ediyor.

Kitaptaki mekân tasvirleri sizi ilk şiirden bu yana içine çeken hayali dünyaya özgü. Anlayacağınız şairin düş dünyasında dolandığınızın her şiirde farkında oluyorsunuz:
“demek her şey bitti başlayan hatırlamak
gecede uğultular tenha bir rıhtımın sustuğu
ufka doğru kapanıyor bulutsuz deniz
boşluk bırakarak kaybolup gidecek”
(Issızlık, Sayfa: 30)

“tan vakti uyanınca günün ışığı ilk sardığı
bir güvercin yırtacak gökyüzünü makasıyla”
(Gökyüzü, Sayfa: 32)

Şiirlerinde yarattığı dünyada olduğu gibi özgür kalmayı yeğlemiş Polat Onat. Son’daki bütün şiirler serbest nazmın güzel örnekleri arasına girebilecek düzeyde. Onat, okuru imgelerinin gizeme sürükleyen yanlarıyla yakalamayı yeğliyor. Tema ne olursa olsun şiirlerine hakim olan lirizm, okurun yüreğinde mutlaka bir iz bırakıyor.

Dağlarca’nın hakkında “Şiirin üzerine varılmaz. Şiir varır insanın üstüne, çabalarınızda başarılı olacağınıza inanıyorum” sözlerini ettiği şair “üzerine varan şiiri” Son kitabında okurlarına göstermeyi bilmiştir. Onat, bir sonraki bölümünü heyecanla bekleten bir film gibi sonlandırmıştır ilk ama “son” olmayan bu güzel kitabı.


SON

ilerliyordum her adımda büyüyen ayaklarla
geliyor diye mırıldandı park o buraya geliyor
varmıştım doğarken ıslak salıncaklara sevinç
yaralı bank eskimiş çocukları hatırladıkça.
gülümseyen solgun kederiyle belleğimizde
öyle sabit havada asılı kalan iki kuru yaprak
ve uğultusu rüzgârın tahterevalliyi sarsan
hep beraber tozlanıyoruz fotoğraf albümünde
çekmecenin içindeyiz unutulmuş sonsuza dek
sana doğru koşarken
önemli olan
şey.

Polat Onat (Son, Sayfa: 60) 


MURAT GİL